Tunceli ilinin Pülümür ilçesinde 1931 yılında doğmuştur. Öğrencilik dönemini sırasıyla Erzincan, Bilecik ve en son olarak İstanbul illerinde başarılı ve zorluklar içerisinde devam ettirmiştir. Üniversite hayatının en önemli ve kendisini yetkinlik ve edebiyat alanında farklı yazılar ile başarılı bir öğrencilik dönemini yaşamıştır.
Üniversite eğitimini Ankara Siyasal Fakültesi maliye ve iktisat bölümünü üstün başarı belgesi ile bitirmiştir.
İş hayatına devlet kurumunda müfettiş yardımcılığı ile başlamıştır. Daha sonra ki görev yeri olarak Türk Dil Kurumu üyeliği ile çeviri ve kitap yayınevleri üzerinde danışmanlık sağlamıştır. Yazarlık süreci ve kendi has üslubu ile aşk, sevgi, özlem, hasret ve duygu yükünü şiirlerine yazmaya başlamıştır. Şiir sevenlere, aşkı ve sevginin dokusunu etkileyici anlatım şekli ve üslubu ile bugünün hala en çok okunan yazarların arasında yer almasını sağlamaktadır.
Edebi eserler ve güçlü kalemi ile etkileyici şiirleri ve sözleri ile her kalbe dokunan en önemli şair ve yazarlar arasında yer almaktadır. Cemal Süreya sözleri ve şiirlerinde içerisinde gizemli, saflığı ve gerçek aşk duygularını yeniden canlandırmaktadır.
Cemal Süreya sözleri, duygusal açlığı ve gerçek kişiye olan aşkı en iyi ifade etme konusunda önemli şairler arasında yer almaktadır. Cemal Süreya sözleri ve şiirleri ile edebiyat akımına modernleşme sürecini, gerçek sevgi ve aşkı günümüze kadar canlılığını koruyan, yüreğe dokunan içerikleri ile başarısını göstermektedir.
Cemal Süreya, döneminin modernleşme süreci ile yazarlık alanında güçlü kalem ve kelimeleri ile edebiyat dalında günümüze kadar eserlerinin özelliklerini koruyan en önemli şairidir. İnsanın kendine has özelliklerini şiir ve yazılarının içerisinde etkileyici ve doğal anlatım tarzıyla hayran bırakan birçok eseri bulunmaktadır.
Bu eserler, Üvercinka, Uçurumda Açan, Sevda Sözleri en önemli ve bugün birçok kitap okuyucusu tarafından en fazla tercih edilenler arasında yer almaktadır. Bugünün kitle iletişim ve sosyal medya araçları üzerinden birçok kitap okuyucusu şairin, şiirleri ve sözlerinden alıntılar yapmaktadırlar. Bütün şiirleri ve yazılarını halkın yüreğinde ki anne sevgisi, hasreti, sevginin gücü ve bağlılığını başarılı bir şekilde göstermiştir.
Yazılarının ve şiirlerinin içerikleri sadece iki farklı cinsin birbirine karşı duyulan sevginin ötesinde de anne ve Allah’a olan aşkını doruklarında yaşama telaşını anlatmaktadır.
Güçlü ve İnsana Özgü Şiirler ile Cemal Süreya
Güçlü ve hisleri yoğun aşk sözleri ve şiirleri ile Cemal Süreya eserleri arasında güzel ve büyülü bir gezintiyi hissedebilirsiniz. Geçmişten günümüze bir yolculuk için Cemal Süreya şiirleri ve yazılarından belirli alıntıları bir araya getirmek mümkündür.
Evet zaman sana diyorum şimdi ,
Bir mavilik, mavilik üstünde vapur, denizin renginde uçuşan martılar,
Eski usul ile kavrulan bir cay bardağı, çayı ve şekeri,
Çay bardağını ve şekeri uzatan sevgili,
Tanrı
Birbirini kovalayan gece ile gündüzün içinde bir de şairi var etti,
O gecenin güzel aydınlığında Cemal'i,
Yüce Yaradan aşkı ve sevgiyi insana okudu,
Başa döndü sonra,
Kadını yeniden yarattı.
Öylesine bitkin gözlerinde bir avuç kırık cam izleri yüzyılın verdiği zincir ağırlığı sanki... Tekrar düşen ellerinin saçları üzerinde düşen perçemlerini yalnızlığın içerisinde toplaması, düzeltmesi...
Annem, çocukların gözyaşlarının için ekmeğin her kırıntısı kadar değerli diye fısıldardı. Her üzerinden geçişinden birbirlerine çarpanları görmek için beklenti içinde seni izlerdim...
Eskiler, insanın başına ne gelirse merak yüzünden olaylar ve dertler gelir demiş... Baktım merak denen şeyin bir turlu yakamı bırakmıyor. Ben de seni merak denen insani derde ve tasaya sokan his ile düşüneyim. Sen de belki beni merak edersin ve geliverirsin.
İnsana özgü varlıklara ait dudaklar, iletişim kurması için konuşmaları, öpmek için olur. Seni hür bir kus gibi öpmüştüm. İlk öpücüğüm. Vapurdaydık kıyıdan şehrin derinliklerine gidiyordu. Bir adım öte kadar yakındı ve İstanbul gidiyordu. Hür kuş gibi sessizce ve aşk ile seni öpmüştüm. Deniz üzerinde balıklar ile birlikte derinliğin içinde gidiyordu. Balıkları seyre dalmıştık.
Uçmak için kuş olmak gerekir mi, mutluluğu getiren sevinç kaynakları olsun, belki de yeter. Sevinç kaynağı insani mutluluğa götüren değil midir...
Umut, belki de gelecek sayfadadır. Kapatma kitabı...
Biliyorum sana giden yollar engeller ile dolu,
Hiçbir zaman sevme nedenleri arasına koymadın beni,
Uzaklık veya yakinlik hiçbir zaman uçurumdan farkı olmadı,
İnsanlar ve cansız bütün nesneler gibi...
Ben anahtarı çevirdiğim zaman,
Kapanan evin kapısı değil,
Senin kapın olsun açılan...
Sizin hiç babanız öldü mü?
Ben sensizliğe alıştım, yalnızlık içinde kayboldum.
Nereye, neden, ne zaman gibi kavramlar sormadan götürdüler
Babamdan ummazdım bunu kör oldum.
Ben olabildiğince gücümle
Nafile, halatlara asılmam,
Ben yalnızlık içerisinde ayrı düşmüşüm,
Toprak parçası ayrı düşürdü,
Biz maviliğin derinliğinde sensiz kaybolduk,
Deniz ve dalgaları arasında sensiz bir kârı yok bana,
Ben seni düşünüyorum seni,
Seni ilk gözlerimin seyre dalışında ki gibi,
Yüreğim ve kalbim sensin diye seslenişi ,
Bir mevsimin yeni çiçekleri açmış bahar gibi,
Aşkı sevgiyi ve hasreti iki arkadaş gibi hisseder,
Sevginin ve hasretin özleminde yüreğin beklentisi,
Sevgi değer verirsen güzelleşmez mi...
Oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu.
Şurada gözlerinin ahenginde mavilerin kayboluşu, güzel kelimeler ile İstanbullar,
Şurada etin çoğalıyordu, dokundukça lafların dünyaların,
Öyle bir dokunuş ve değiştiren bir duygu ki sevgi ve sevmek,
Yağmur damlaları arasında kaybolan Karaköy köprüsü,
İhtişamlı ve hırçın yağmur taneleri bulutları ve gökyüzünü adeta bölecekti
Çünkü iki kişiydik.
Kırmızı bir kuştur soluğum,
Kumral sacları arasında,
Uyum içinde kucağıma oturuşu,
Bu güzel duygunun tarifi olmayan sevgi kucağı,
Kırmızı renge bürünüyor soluğum,
Yüzünde ki gizemli bakışların değişiminden anlayabiliyorum.
Yokluk içerisinde her gecenin kişiliğini yaşamak.,
Çabuk kavuşmak ve hasret gidermek için...
Üvercinka
Senin bir havan var beni asıl saran o,
Onunla daha bir değere biliniyor soluk almak,
Sabahın ilk saatlerinde açlık hissi ile haklılık duygusu arasında durur,
Güne uyanması ile o günün bütün saatlerini hak etti diye düşünür,
Birçok canlı ve cansız adlara benzemesinden dolayı güzel bir his olduğunu anlar,
Her çiçek gibi kendine has özelliğiyle her mevsim aynı duyguyu hisseder,
Bütün kara parçalarında,
Afrika dahil...
Sert rüzgarlar karanlığın simgesi gecenin anlamı büyükmüş ya, benim içinde sen o kadar önemlisin ve seviyorum. Sen kelimelerin duygu yoğunluğuna ve kâğıda dökülen şeylerin hüzün dolu olmasına bakma... Aslında hayat folu ve gülümsemeyi severim. Ve gülerken hiç kimse yalan olduğunu anlamaz. Ne şarkısını duysam, bize aşk ve sevgiliye duyulan hasretler anlatıldı sanki, aşk duygusunun acısı ve tek taraflı olması sadece hasret ve özlemi içinde yaşamaktan başka bir şey değil... Aklım bana oyun oynuyor, sen başkasına yaren olmuşsun... Gözlerinin, karşılıksız sevgimi yeniden hasretlere dalmasına izin verme, Yüce Yaradan’ın hikmeti ile severim. Sen, yüreğim ve sevgim arasında, kalbimin en büyük özlemi ve hasretisin... Deniz de her yelken açmak gibi sevdamıza kucak açtık, yelkenin koruması gibi seni rüzgarların sert ve zararlı havasından... Sevginin ve aşkın en büyük bedeli, her zaman yalnızlık ile bir dost olması...
Biliyorum sana giden yollar kapalı. Üstelik, sende hiçbir zaman sevmedin beni, ne kadar yakınlık ve uzaklık ile aramızda, insan, uçurum, evler, duvarlar gibi... Zaman lazım yalnız, yalnızca, zaman karşı çocukluğunu nasıl kaybettiysen, kırılan eşyalarını, kırılan yüreğini ve sevgini de öyle unutmalısın... Uğraşmayı bırak artık dünle ve sonrakiler ile, bir de hep etrafında ve çevrendekiler ile geleceğine bakmaya çalışmalısın... Bazen diyorum ki ne olacak şöyle gitsin. Sonra diyorum söyleyince ne olacak sus bitsin.
Dokunulmasa da, görülmese de, kalpte yer verilir bazısına, nedeni bilmesen de, annesinden dayak yediği halde, yine anne diye ağlayan bir çocuk aşk hikayesidir... Her oyuncağının kırılmasından dolayı hüznü ve ağlama coşkusuna üzülme evlat,, büyünce kalbin paramparça olacak. Evet, gün geliyor, bıkıyorum sen ve İstanbul’dan, bu sıkılmak duygusu gibi farklı bir his değil... Sen, karanlıkta yüzüne hasret kaldığın kadın, her köşede ve gözlerim ile ayrıntıya daldığım bütün noktada gizemin, hasret susuzluğum ve her seni boğazımda yutkunuşum...
Ertesi gün sana kavuşacağım için, uykusuz gecen zaman dilimlerim var benim,
Me kadar farklı çiçekleri görsem de, senin rengin sevgini simgesi kırmızıya dönüyor,
Ne eşsiz bir sanat eseri ve değişimidir, şuan gözlerimiz birbirine öyle zaman diliminde hiç ayrılmasa,
Keşke birini tam kaybetmeden, ona olan tüm sevgimizi haykırabilsek,
Acı çektikçe insanlar en olgun dönemlerini yaşarmış, bir palavra be! Önce seni yüreğine dokunur, sonrada yüreğini inceltir, kırar ve bir beden gibi çürümeye bırakır.
Mutlu olmanın yolunu, karşındakini mutlu etmek olgusunu farklı pencerenden bakar olmuşuz,. Yanılttılar! Çünkü mutluluğun temelini yıkmışız ,bizi yalnızlık içerisine mahkum etmişler...
Cemal Süreya ile geçmişten günümüze eserlerinin içerisinde kendimizden bir parça aşk acısı, hasreti ve özlemi tekrar eski anılara dönme fırsatı veren eşsiz ve kusursuz kaleme alınmış yazılar ve şiirlerdir.
Yorum Yap